8 Ekim 2011 Cumartesi

Milletvekillerine de Performans Sistemi Getirilsin

Eğer sağlık sistemi iyiye gitsin diye hekimlere performans sistemi getiriliyorsa, bir öğretim üyesi ve bir vatandaş olarak milletvekillerine de performans sistemi getirilmesini talep ediyorum. Performans sistemi neden yalnızca doktorlara uygulanıyor, neden diğer meslekler de uygulanmıyor, madem o kadar başarılı bir sistem neden milletvekillerine de uygulanmıyor. Milletvekillerinin hepsi çok başarılı, hepsi çok çalışkan mı, hepsi çok iyi mi yapıyor işini, meclise devamlılık durumları, yasa hazırlıkları, vatandaşla bir araya gelme sıklıkları, ülkenin enflasyon oranı, dış borçlar, konuşma yaparken edebe uygun konuşup konuşmadıkları, yapmaları gereken her türlü aktiviteleri öğretim üyelerine yaptıkları gibi A, B, C, D, E v.b. diye puanlanıp logaritmik formüllere konup şu anki maaşları üçte bir oranına indirilip, sonraki dönemde performanslarına göre maaş almalıdırlar. Tıpkı aile hekimlerinde olduğu gibi ceza puanları olmalı, ülkeyi bölücü tarzda mı konuştu düş maaşından 1000 TL, küfür mü etti kes maaşından 2000 TL, gelmedi mi oturumlara oturum başına kes 500 TL. Öğretim üyelerine getirilen performans sistemini savunan herkes,  gerçekten dürüstçe, “hekimlerin verimliliğini arttırmak” amacıyla yapıldığına inanıyorsa, tüm meslekler için de bunu savunmalıdır.
  
Her çalışanın emeğinin karşılığını istemesi hakkıdır,  doktor da bilgi ve emeğinin karşılığını ister. Tembel ve eksik iş yapanlar tabi ki cezalandırılmalı. Çürük elmaların ayıklanmasını her dürüst insan ister. Çürük elmaları sürekli öne çıkarıp işini iyi yapanlardan hiç bahsetmemek insafsızlıktır.  Kabzımal düşünün tezgahın başına gelmiş, elindeki iki çürük elmayı gösterip fiyat indirmeye çalışıyor, kasasındaki kalan tüm elmaları sağlam olan çiftçi ne yapar, isyan eder bu duruma. Sürekli yanlış iş yapan hekimleri vatandaşın gözü önünde tutarak iyi hekimlerden hiç bahsetmemek ne derece insafa sığar. 

Hekimlik mesleğinin kutsallığını öne sürerek, hekimin bilgi ve emeğini sömürmek isteyenler veya buna göz yumanlar diğer kutsal mesleklere de bir bakın derim. Bence milletvekilliği doktorluktan çok daha kutsal bir meslek, doktor hata ile en fazla bir kere de bir insanı öldürür ama milletvekili öyle mi hata yaptığında sadece yaşayan milyonlar değil doğmamış milyonlar da ölümcül etkiye maruz  kalabiliyor. Bunu kaç kişi fark edebiliyor? Fabrikası kapandığı için işsiz kalıp intihar edenlerden doktorlar mı sorumlu yoksa bu fabrikaların kapanmasına yol açan özelleştirme yasalarını yapanlar mı sağlık güvencesini kaybettiği için kanser tedavisini yaptıramayan öğretmenden doktor mu sorumlu yoksa sağlık güvencesiz öğretmen çalıştırma yasası yapanlar mı, ilkokul donanımında Tıp Fakültesi açarak bu fakültede kötü eğitilmiş hekimin yaptığı hatada o hekim kadar o fakülteyi açan yasaları yapanların da kabahati yok mudur, bir ülkeyi iyi veya kötü yönetmek tüm toplumu etkiler.
  
Milletvekilleri ülkeyi yönetmek gibi oldukça hassas ve kutsal bir iş yapıyorlar. Milletvekilleri ayda 9500 TL net+ 2 yıldan sonra ek olarak 2000 TL emekli maaşı almaktadır. Gözümüz yok, hak eden hak ettiği ücreti almalıdır. Hekim olmak için 18 yıl eğitim gerekir, milletvekili olmak için 8 yıl ilköğretimi bitirmek yeterlidir.  Kıdemsiz profesör 2900 TL maaş alır, en kıdemli profesörün maaşı 4 bin TL’dir. Hekimlerin % 85’i zaten  tam gün çalışırken adını tam gün koydukları yasada bizi yani öğretim üyelerini ilgilendiren maddelerden biri de “döner sermayenin ve döner sermaye ek ödeme”mizin kaldırılmasıdır. Yani şu anlama geliyor, ben şu ana kadar hep tam gün çalışan bir hekim olarak bu yasa ile gelirim yarı yarıya azaltılmıştır. “Hoca farkı” dedikleri özel muayeneyi benim yapmadığımı en iyi hastalarım bilir. Yani biz öğretim üyesini tam gün çalıştıracağız hoca farkını kaldıracağız demişlerdi yahu ben zaten tam gün çalışıyordum ve  hoca farkı almıyordum ki, beni ödüllendirdiler mi peki bu yasayla, tam tersi gelirim yarıya indi. Peki bundan hiç bahsettiler mi, yani bu ülkede bu işi idealistçe yapan hekimler de var, hoca farkı almayan ve tam gün çalışan öğretim üyeleri zaten çoğunluktadır diye bahsettiler mi, kasada iki çürük elmayı gösterip tüm kasanın çürük olduğuna sizi inandırdılar. Ben çürük elma değilim, beni duyuyor musunuz. Tüm hekimlerin  bilgi ve emeğini ucuza kapatmak için hepsine çürük elma muamelesi yapmaları bilgi ve emeğiyle hayatını kazanan herkesi ilgilendirmektedir. 
  
Tıp Fakültesinde profesör olmak için toplam eğitim süresi (8 yıl ilköğretim, 4 yıl ortaöğretim, 6-7 yıl fakülte, 4-5 yıl uzmanlık, 3-4 yıl yan dal, 2-3 yıl yardımcı doçentlik, 5-6 yıl doçentlik) bir unvan almak için gereken en uzun eğitim süresidir, bazıları ne kadar profesörleri küçümsese de çoğu profesör bunu hakkıyla alır. Çürük elmalar gözümüze sokulduğunda kasadaki diğer elmalara bakmayı unutmayalım.

Hekim birçok bulaşıcı hastalık, radyasyon riski altındadır, uykusuz geçirilen nöbetler, eve gelen sayısız telefonlar, ailesine ayırması gereken zamanda kalkıp hastaneye gitmeler hangi birini saysak, milletvekillerinde vekil olduğu sürece yoğunluk vardır mutlaka ama hekimler tüm yaşamı boyunca böyle yaşamak zorundadır, aile yaşamları devamlı risk altındadır. En stresli meslekler sıralamasında daima ilk üçtedir. Milletvekilliğini 2 yıl yapılınca 2 bin TL emekli maaşı al, ama uzman doktor olarak 30 yıl çalışsan bile emekli olduğunda alacağın 1500 TL. Lütfen insaf. 
  
Polislik kutsal meslek değil mi? Hekim her üst basamağa çıkmak istediğinde mecburi hizmete gider ve mecburi hizmet bitince batıya tayin diye bir uygulama yok, çoğu zaman istifa etmek zorunda kalır. Mecburi hizmet uygulanan diğer meslekler, örneğin polisler doğuda mecburi hizmeti sonrası istediği an batıya gider.  Polis 20 yılda emekliliği hak eder, doktor 25 yılda. Hayatında eline silah almamış doktor, hayatını yarıda keserek askere gider ama polis askere gitmez.  Doktorlara maaş vermeye gelince kutsal meslek, ama askerliğe gelince zaten kutsal bir görev yaptığını göz önüne alıp doktoru askerliğe  göndermemeyi asla düşünmezler. Polislerde hiç mi çürük elma yok. Polislere iç işleri bakanı sahip çıkar ama doktora sağlık bakanımızın sahip çıktığı görülmüş şey değil (!).
  
İmamlık kutsal meslek değil mi, lise mezunu bir imam, 6 yıl Tıp fakültesini bitiren hekim kadar maaş almaktadır, haberiniz var mı? Hepsinin lojmanı hemen yanında, dualarla v.b işlerle ek kazancına kimsenin laf ettiği yok. Doktorlar ise zar zor buldukları kira evlerine “zengin” imajları nedeniyle çoğu kez fahiş paralar öder. Bulunduğunuz yerde mesleğe yeni başlayan bir imam ve doktorun ev durumunu karşılaştırın ne demek istediğim çok net anlaşılacaktır.  İmamlıktan sonra öğretmen olmayı seçenler bin pişman olup imamlığa geri dönmektedir. Aynı işi yapan öğretmenlerin bir kısmı sağlık ve iş güvencesiz, oldukça düşük maaşla çalıştığı için imamlar haklı olarak öğretmenlikten vazgeçip imamlığa geri dönmektedir. 
  
Hekimlerin bilgi ve emeğini küçümsemek, hakkını vermemek aslında genel olarak bilgi ve emeği küçümsemek demektir. Günümüzde üniversite eğitimi alanlar asgari ücretle çalışılmaya razıdırlar.  Polislik, imamlık ve milletvekilliği dışında diğer meslek mensuplarının maaşlarında ve özlük haklarında sürekli kötüye gidiş vardır. Bunu fark etmeyenler, görmeyenler ve anlamayanlar aslında kendi kuyusunu kazmaktadır. Herkes polis, imam veya milletvekili olacaksa diğer işleri kim yapacak. Üniversiteye gitme şansı bulan genç de, bulamayan genç de, çalışan genç de, iş bulamayan genç de mutlu değil. Gençler geleceğe güvenle bakamadıkları için mutlu değiller, gençlerin mutsuzluğu ülkenin mutsuzluğudur. Hem bilgiye hem emeğe saygı duyulması ve sahip çıkılması tek çıkar yoldur, yalnızca polislik, imamlık ve milletvekilliği gibi birkaç mesleği kollamak adaletsizliktir, bu adaletsiz uygulamalar hem bu mesleği hakkıyla yapanlara hem diğer meslek mensuplarına haksızlıktır.  Tüm insanların ve tüm meslek sahiplerinin bilgi ve emeğine saygı duyulmalıdır, eğer böyle yapılmaz ise gelişmiş bir ülke veya toplum olmamız hayaldir. 

Prof. Dr. Sema Akman